Evlilik denen kurum binyıllardır geleneksel ritüellerin gösterdiği istikamette yürüyor. Değişen zaman ve mekan farklılıklarından oluşan toplum yapıları bu kurumun oluşmasındaki aşamalarıda değiştiriyor, geliştiriyor.
Evlilikle oluşan kurumun adı ise dilimizde aile olarak tanımlanmış, halk arasında ”bir aile kurmak” olgusu yediden yetmişe hemen herkeste kabul görmüş durumdadır.
Oğlum askerden geldin artık bir aile kurmanın zamanı geldi.
Kızım bu sene okulunu bitirde yuvanı kur inşallah.
Kaç yaşına geldin, bir yuva kurmanın zamanı geldi de geçmedi mi yani?
Ölmeden mürvetini göreyim ne olur, kur yuvanı çocuğum.
Yukarıda sıraladığım cümleleri bir çoğumuz o veya bir şekilde mutlaka duydu veya bunların muhataplarından biri de oldu. Bütün bunlar”bir aile kurmak… ” yolunda toplumun geleneksel hafızasının sizi edilgenlerden biri olarak baskı altında tuttuğu masum ama müthiş yönledirici bilinçaltı cümleleridir taktir ederseniz.
Bir taraftan ata ocağından uçmak istersiniz veya o ocağa bir birey daha kazandırmak. Diğer yandan gönlünüzün sultanını bulmak, prensesini kucaklamak için neler vermezsiniz ki. Görürsünüz-bir türlü görülmezsiniz, seslenirsiniz-işitilmez veya duymamazlığa gelinirsiniz, bazen de diğer yakadan gelen izdivac sinyalleri sizin decodırınızda aynı anlamı taşımaz.
Size bulurlar, yakıştırırlar, denk düşürürler, yuvanızı yapmaya çalışırlar. Toplumun kendini sürdürmek için oluşturduğu görülmez refleksleri durup yorulmadan üzerinize gelmeye devam eder. Üstelik, o genç yaşınızda çok üretken olan hormanlarınız sizi 7/24 esirde almıştır.
Geldiğimiz noktada teknoloji çağının olanaklı kıldığı yoğun bilişsel ortam insanda algıyı değiştirmiş, bireylerde beklentileri arttırmış , klasik evlilik kurumu üzerindeki anlamlarıda geleneksel değerlerle çokca çekişen örüntülerle dolu kılmıştır. Bir yastıkta bir ömür deyimi maalesef dilek ve temenniler faslı ile anılır olmuştur. Aşk, sevda, heyecan bütün bunlar rasyonalite ile çerçevelenmedikce mutluluk ve huzur anlık yaşanmakta; evlilik sürecinde sancılı dönemlerin şafağı maalesef çiftlerin üzeriden hiç sönmemektedir. Sadece çiftlermi, çocuklar, akrabalar… sayın, sayabildiğiniz kadar.
Uzun lafın kısası başlıkta gizli, ”Evliliğe Hazırlanmak” hatta evliliğe hazırlatılmak lazım ve gereklidir. Evliliğe hazırlanmak artık gelenekselci yapıdaki
-Bir yatak bir döşek
İki gönül bir olunca
Buzdolabını aldım
Çeyiz sandığım tamamdır, evi de dayadık-döşettikle ool mu yoor!
Bu konuda ‘’Evliliğe Hazırlanmak’’ kavramından önce yeni yollar da geliştirmeliyiz belki de . Burada daha da çok sosyal devlet algısına ihtiyaç var. Ailenin bütün sorunlarını eşlerin veya aile bireylerinin tek başlarına göğüslemesini beklemek haksızlık olur. Bir yıl önce Sosyal Hizmet Uzmanı Dr. Umut Yanardağ tarafından İstanbul Aile Danışmanları Derneği için hazırlanan ‘Finansman Destekli Danışan Modeli’ çalışmasının Ankara’da taktim edildiği Ailenin Korunması Hakkındaki Meclis Araştırma Komisyon Başkanlığı ve Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği vb. makamlar dikkate alırlarsa bu ve benzeri çerçeve çalışma ailenin desteklenmesi için yeni fırsatlardan biri olabilir. Diğer bir yandan ise Hükümetimiz tarafından beş yıl önce ihdas edilen Aile Danışmanlığı mesleği çok güçlü bir şekilde de desteklenmiş olur.
Mahalli idareler açtıkları ADM’ler de eşlere ücretsiz destek sunmaya da başladılar; örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin big boardlara çıkan ilanlarında bunlardan 17 (onyedi) tanesinin topluma hizmet için var olduğu vurgulanıyor.Ancak, özel teşebbüs tarafından yeni yeni açılmaya başlanan Özel Aile Danışma Merkezlerinden hizmet almayı tercih edecek aileler veya evlenecek çiftler için kamu desteğini de sunmak pozitif bir politika olmaz mı? İz bütçede de olsa seans ücretine mahalli idareler tarafından minik bir katkıgösterebilmek oldukça faydalı olacaktır. Özellikle yeni evlenecek çiftlere kamu desteğini esirgememek gerekir.
Evliliğe hazırlanırken; Aile Danışmanlığı Uzmanına git, profesyonel destek al ilişkini yapılandır, geliştir, farkındalığını arttır ki mutluluğun kapıları ardına kadar sana açık olsun. Öyle ya güçlü aile, güçlü devleti getirecektir ve buna kim hayır diyebilir?
Başka şeyler gerekli ve tabiiki öncelikle eğitim, Eğitim ailede başlamalı sonrası ise müfredatta yani eğitim ve öğretimde devam etmeli . Önce alfabeyi öğreneceğiz okuyabilmek için. Sonra, evliliği alfabe gibi öğreneceğiz, öğretileceğiz.
Alfabe gibi A, B, C, ..
Hadi başlayalım… Evliliğin Eee’ si.
Fatih Mehmet Torun
İstanbul Aile Dnş.Derneği / Genel Sekreter
Devam edecek….
“AİLE DANIŞMANLIĞI MESLEĞİNİ TAVSİYE EDİNİZ”